-
1 دفع
Iدَفَعَ1. deflemekAnlamı: defetmek2. göğüslemekAnlamı: göğüsle zorlamak3. itmek4. kakalamakAnlamı: sürekli çekiştirmek, itmek5. defetmekAnlamı: kovmakIIدَفْع1. likide2. tahrikAnlamı: kışkırtma3. gasp4. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet5. kışkırtıcılıkAnlamı: kışkırtıcı olma durumu6. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim7. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik8. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu9. motivasyonAnlamı: güdülenme10. zorunlulukAnlamı: zorunluk11. kahırAnlamı: yok etme, mahvetme12. karşılamakAnlamı: duldurmak, önlemek13. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet14. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
2 إجبار
إِجْبار1. gasp2. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. ikrahAnlamı: tiksinme4. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik5. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim6. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu7. zorunlulukAnlamı: zorunluk8. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet9. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
3 إرغام
إرْغام1. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet2. gasp3. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik4. ikrahAnlamı: tiksinme5. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi6. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim7. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu8. zorunlulukAnlamı: zorunluk9. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet10. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
4 إكراه
إِكْراه1. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet2. gasp3. ikrahAnlamı: tiksinme4. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi5. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim6. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik7. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu8. zorunlulukAnlamı: zorunluk9. forsAnlamı: söz geçirirlik10. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet11. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
5 إلزام
إِلْزام1. gasp2. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik4. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim5. ikrahAnlamı: tiksinme6. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu7. zorunlulukAnlamı: zorunluk8. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet9. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
6 اضطرار
اِضْطِرار1. gasp2. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim4. ikrahAnlamı: tiksinme5. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi6. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik7. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu8. zorunlulukAnlamı: zorunluk9. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet10. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
7 جبر
جَبْر1. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet2. gasp3. mukadderatAnlamı: yazgı4. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim5. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik6. ikrahAnlamı: tiksinme7. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi8. güçAnlamı: fizik, düşünce ve ahlâk bakımından bir etki yapabilme, kuvvet9. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu10. zorunlulukAnlamı: zorunluk11. ortopedi12. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet13. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
8 عنت
Iعَنَت1. gasp2. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi4. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim5. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik6. ikrahAnlamı: tiksinme7. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu8. ezinçAnlamı: şiddetli acı ve sıkıntı, azap9. zorunlulukAnlamı: zorunluk10. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet11. cebirAnlamı: zor, zorlayışIIعَنَّتَ1. gaspetmekAnlamı: zorla, izinsiz almak2. zorlamakAnlamı: mecbur etmek, zor kullanmak -
9 عنوة
عَنْوَة1. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet2. gasp3. cebrenAnlamı: zorla, zoraki4. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi5. zorlaAnlamı: zor kullanarak, zecren, metazori6. ikrahAnlamı: tiksinme7. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik8. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim9. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu10. zorunlulukAnlamı: zorunluk11. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet12. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
10 غصب
غَصْب1. gasp2. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik4. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim5. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi6. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu7. zorunlulukAnlamı: zorunluk8. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet9. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
11 قسر
قَسْر1. zorAnlamı: güçlükle, zorla2. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet3. gasp4. ikrahAnlamı: tiksinme5. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim6. kuvvetleAnlamı: kuvvet bir şekil ile7. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik8. zorlaAnlamı: zor kullanarak, zecren, metazori9. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi10. metazoriAnlamı: zorla11. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu12. zorunlulukAnlamı: zorunluk13. zorakiAnlamı: ıstemeye istemeye, istemeyerek (yapılan), zorla14. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet15. cebirAnlamı: zor, zorlayış -
12 قهر
Iقَهَرَ1. kazanmakAnlamı: yenmek, galip gelmek2. kahretmekAnlamı: ezmek, perişan etmek3. gaspetmekAnlamı: zorla, izinsiz almak4. zorlamakAnlamı: mecbur etmek, zor kullanmakIIقَهْر1. zorunlukAnlamı: ıstırar, zaruret, mecburiyet2. gasp3. ikrahAnlamı: tiksinme4. dürtüAnlamı: fizyolojık veya ruhî dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan, içten gelen gerilim5. zorbalıkAnlamı: zorbaca davranış, müstebitlik6. zorguAnlamı: kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi7. mecburiyetAnlamı: zorunlu olma durumu8. zorunlulukAnlamı: zorunluk9. zorAnlamı: yüküm, zorunluluk, mecburiyet10. cebirAnlamı: zor, zorlayış
См. также в других словарях:
emeklilik — is., ği Emekli olma durumu, tekaütlük Büyükelçi emekliliğe ilkin kolay adapte olamamıştır. H. Taner Birleşik Sözler emeklilik çağı bireysel emeklilik zorunlu emeklilik … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaypaklık — is., ğı 1) Kaypak olma durumu 2) mec. Sözünde durmazlık, döneklik Kamplar bir kere sınandı mı, kaypaklıklar ister istemez ortadan kalkıyor. T. Uyar 3) mec. Yanlışlık Günümüzde artık, yönetmeliklerin kaypaklıklara destek edilemeyecek kadar açık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yükümlülük — is., ğü Yapılması zorunlu olan iş veya bir işi yapma zorunluluğu, yükümlü olma durumu, yüküm, mükellefiyet, mecburiyet ... milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla ... temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen… … Çağatay Osmanlı Sözlük